T24 Ankara
Sözleşmelilere kadro verilmesini içeren ve dün AKP tarafından Meclis’e sunulan kanun teklifinde kadroya geçmeyi bekleyen 50/D’li araştırma görevlileri ile ilgili bir düzenleme yer almaması tepkilere neden oldu. Ekim ayında bu sorunun çözülmesi için kanun teklifi veren ancak halen teklifi, Meclis’te komisyonda bekleyen İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, “İktidar, 40 bin 50D’linin yanı sıra daha önce söz verdiği YÖK 100-2000 programı kapsamındaki 6 bin 500 doktora öğrencisini de unuttu” dedi.
Kamuda çalışan 458 bin 615 sözleşmeliye kadro verilmesini içeren kanun teklifi, dün AKP tarafından Meclis’e sunuldu. Ancak, teklifte 2018 yılından bu yana üniversitelerde sözleşmeli şekilde istihdam edilen ve kadroyu bekleyen 40 binin üzerinde araştırma görevlisi ile ilgili düzenleme yer almaması tepkilere neden oldu. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “YÖK Başkanımız, ‘Yükseköğretim Kanunu’nda değişiklik teklifimiz var, bunu onun içinde değerlendirelim’ dedi. Bu düzenleme Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki teklifte değerlendirilecek. Teknik çalışmalarını yapıyorlar” dedi.
Elitaş’ın sözlerine tepki gösteren İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, bu sorunun çözümü için Ekim ayında Meclis’e kanun teklifi sunduğunu hatırlatarak, “Teklifim halen komisyonda görülüyor. Ana komisyon, Milli Eğitim, tali komisyon ise Plan ve Bütçe Komisyonu” dedi. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren tüm devlet üniversitelerinde araştırma görevlisi kadrolarına 2547 sayılı kanunun 50/D maddesi uyarınca atama yapıldığını kaydeden Öztürk, şunları söyledi:
“Üniversitelerde akademik özgürlük kalmadı”
Seçim yaklaştıkça, partili Cumhurbaşkanının müjdesi, açılışı, şöleni bitmiyor. Defalarca verilen doğalgaz müjdesi gibi, defalarca açılışı yapılan yatırım projeleri kabak tadı verdi. İktidar sözleşmeli memura kadro şöleni yaptı. Şölende sayın Cumhurbaşkanı yıllardır kulaklarını kapattığı sözleşmeli personele kadro, kademe, derece ilerleme ve kurumlar arası yer değişikliği ile müjdeler verdi. Neden şimdi sorusunun cevabı belli; seçim yakın. Sözleşmelilere verilen müjdeye tabii ki hiçbir itirazımız yok. Yeter ki yıllardır kamunun üvey evladı gibi görülen sözleşmeli personel hak ettiği, yıllardır dile getirdiği imkanlara kavuşsun. Ama iktidarın ayrımcı tavrı hiç bitmiyor. Şimdi de heyecanla kadro bekleyen 50/D’li araştırma görevlilerini kapsam dışı bıraktılar. Daha sonra düzenleme yapacaklarını söylediler. 50/D kapsamındaki araştırma görevliliğinde öğrenci olma şartı bulunuyor. Daimi bir kadro değil, doktora eğitimi süresi sonunda tezini yazdıktan sonra kadroyla ilişikleri kesiliyor. Yani bir iş garantisi yok. Bu da üniversitelerde eğitim ve araştırma faaliyetlerinin niteliğini düşüren bir durum olarak ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi ile birlikte, üniversitelerimiz rektörünü kendi seçemeyen, dekanını atayamayan, senatosunu oluşturamayan, kadro açamayan, adrese teslim akademik kadrolar oluşturan siyasallaşmış bir yapıya büründü. Akademik özgürlük bir yana, üniversitelerimizde herhangi bir konuda görüş beyan edebilme özgürlüğü bile kalmadı. Bu nedenle, zaten hiçbir şekilde iş güvencesi olmayan 50/d’li akademisyenlerin çeşitli sebepler öne sürülerek ilişiği kesildi ya da yüksek lisans tezleri ve/veya doktoraları tamamlanmasına rağmen yeniden kadroya alınmadılar. 40 binin üzerinde 50/D’li hayal kırıklığına uğramış durumda.
“110 bin doktoralı öğretim görevlisine ihtiyaç var”
İktidarın ayrımcılığı bununla da bitmiyor. Ayrıca uygulamanın başladığı 1 Ocak 2018 tarihinden bugüne kadar ilişiği kesilen 50/D mağdurlarına da ayrımcılık yapıldı. Bu kapsamda mağduriyet yaşayan araştırma görevlilerinin sayısı ise bin civarında. Unutulan bir grup daha var. 2016 yılında YÖK tarafından belirlenen 100 tematik alanda 2 bin doktoralı bilim insanı ve gelecek on yıllar için güçlü nesiller yetiştirmek amacıyla proje başlatılmıştı. Bu projede Lisansüstü Eğitim Sınavında yani ALES’te yeterli puanı alan, yabancı dil şartını sağlayan, YÖK tarafından belirlenen öncelikli alanlarda akademik çalışmalar yapan ve bu alanlar için açılan yazılı ve sözlü sınavlarda ilk 3’e giren doktora öğrencilerini kabul edildi. 2016 yılından 2022 yılına kadar bu kapsamda 6500 doktora öğrencisini kabul edildi. Bu doktora öğrencilerine, akademide, kamuda ve özel sektörde iş garantisi verildi. İşi bırakın sosyal güvenceleri yok, SGK’ları bile yapılmadı. Bu doktora öğrencilerine, burs miktarının enflasyona yenik düşmeyeceği ve asgari ücrete göre iyileştirilmesi vaadinde bulunuldu. Programa devam eden öğrencilere verilen burslar, enflasyona yenildi, asgari ücretin çok altında kaldı. Bugün 3 bin TL civarında burs ücreti alıyorlar. Hatta bir kısmının doktorası bitti bursları da kesildi. Bu gençler, yerli ve milli üretimin lokomotifi olacaklardı. Bu gençler, hem kamu, hem özel sektörde istihdam edileceklerdi. YÖK, 100/2000 doktora öğrencilerinin istihdamı için adım atmadı. Bugün işsiz kadromuzun yeni üyeleri iktidarın mağdur ettiği “doktoralı işsizler. Şu an 110 bin doktoralı öğretim görevlisine ihtiyacımız var. Söz verilen, unutulanlar bile kadro sözü verilenlere eklense, bu sayının çok çok altında. İktidar, doktoralı gençlerimizi atamak için neyi bekliyor?”