Günümüz Mexico City’sinin sokakları ve meydanlarının altında, tanrıları yatıştırmak için rutin olarak insan kurbanlarının yapıldığı antik Aztek tapınaklarının kalıntıları gömülüdür. 1990’ların sonlarında, Aztek rüzgar tanrısı Ehecatl’a adanmış dairesel bir tapınağı kazarken arkeologlar, tapınağın ana merdiveninin dibinde başı kesilmiş ve çömelmiş 20 yaşında bir erkek çocuğunun kalıntılarını ortaya çıkardılar.
Mexico City keşfini bu kadar dikkat çekici kılan şey, kurban edilen insan iskeletinin her iki elinde bir çift müzik aleti tutarken bulunmasıydı. Tehditkar bir kafatasının yüzüyle süslenmiş küçük, seramik düdüklerdi bunlar. Arkeologların hemen fark ettiği gibi, kafatası resmi Aztek yeraltı dünyasının ve ölümün tanrısı Mictlantecuhtli’yi temsil ediyordu.
Ve bununla birlikte dünya, “Aztek ölüm düdüğü” olarak bilinen gizemli yeni bir enstrümana hayran kaldı.
Bugün, Google’da “Aztek ölüm düdüğünü” aratırsanız, ölüm düdüğünün “unutulmaz çığlıklarının” Azteklerin savaştaki düşmanlarını “dehşete düşürmek” veya kurban kurbanlarının acı verici çığlıklarını taklit etmek için kullanıldığını iddia eden makaleler bulacaksınız.
Ancak uzmanlara göre gerçek şu ki, Azteklerin bu ilgi çekici enstrümanları gerçekte nasıl kullandıklarına ve hatta eski bir Aztek rahibi veya müzisyeni tarafından çalındığında enstrümanların gerçekte nasıl ses çıkardığına dair çok az şey biliyoruz. Mexico City’deki buluntudan rahatlıkla çıkarabileceğimiz sonuç, ölüm düdüklerinin şüphesiz ritüel ve törensel öneme sahip olduğu ve ölülerin ruhlarına öbür dünyada rehberlik etmek için kullanılmış olabileceğidir.
Müzik arkeoloğu Arnd Adje Both, 2000’li yılların başında, Mexico City’deki tapınak alanından çıkarılan iki ölüm düdüğünü çalan ilk kişi olma onuruna sahip oldu. Eğer bu bir Hollywood filmi olsaydı, o eski düdükleri çalmak, Mexico City’yi yağmalamak için bir ölümsüzler ordusu çağırırdı. Gerçek hayatta, ölüm düdükleri lanetlilerin tiz çığlıkları değil, biraz çarpık, rüzgara benzer bir ses çıkarıyordu.
Daha ileri bir çalışma için, her ikisi de iç yapılarını ve akustiğini anlamak için ölüm düdüklerinin CT taramalarını aldı ve ardından kopyalarını oluşturdu.
NERELERDE KULLANDILAR?
Düdükle ilgili araştırmalar devam ettikçe ortaya daha da şaşırtan sonuçlar çıkmaya başladı. Düdüğün aslında birçok farklı amaçla kullanıldığı anlaşıldı. Çıkardığı ses insanı adeta huzursuz etmek için özel olarak tasarlanmıştı. Böylesine ürkütücü ve duyanları dehşete düşüren bir ses ne gibi bir amaçla kullanılmış olabilirdi peki?
Araştırmacılara göre bu enstrüman ilk olarak savaş zamanlarında kullanılmıştı. Savaş zamanı bu aletin çıkardığı tüyler ürperten ses belki de Aztekler için bir motivasyon kaynağıydı. Aztekler, çıkan çığlık seslerinin düşmana ait olduğunu ve düşmanın acı çektiğini düşünerek kendilerini savaşa dair motive etmiş olabilirdi.
Düdüğün bir diğer kullanım amacı da yine benzer bir şekilde ‘karşı taraf’ta olan bir kişiyi ancak korkutmak için olabilirdi. Üçüncü ve son amaç ise toplu ölüm törenlerinde kullanılmış olabileceği yönündeydi. Çünkü yapılan araştırmalar, toplu ölüm törenlerinde, öldürülen kişilerin ruhlarının rahata kavuşması inancıyla bir düdük üflendiğini ortaya koymuştu.